GELECEĞİN EDEBİYATI- Aysu ERDEN (Sayı:54)
BİLİMKURGU ANLATILARI VE MODERN MİTOLOJİLER – BİLİMKURGU EDEBİYATININ GELECEĞİ ÜZERİNE…
İnsanoğlu dünyadaki varlığının başlangıcından günümüze fantastik öyküler anlatmış, mitolojiler yaratmış, zihninde insanüstü yaratıkların, canavarların gerçek olmayan maceralarını canlandırmış, kendisini doğaüstü kahramanlarla özdeşleştirmeye çalışmıştır. Mitolojik tanrıların/tanrıçaların, sıradışı varlıkların ya da düşsel kahramanların insanoğlunun ruhunda barındırdığı bir farkındalıktan doğduğu varsayılabilir. İnsanın sözkonusu farkındalığının çevresindeki varlıklara, başa çıkmakta zorlandığı bazı güçlere, üzerinde doğduğu ve yaşamını sürdürdüğü gezegenin ötesinde var olduğuna inandığı başka dünyalara, galaksilere ve evrenlere yönelik olduğu düşünülmektedir. İnsanoğlu, dünyanın başlangıcından bu yana, doğaüstü gerçekliklere, “süper” olgulara her zaman ilgi duymuş, doğal olayların arkasında saklanan sırları arayıp bulmaya çalışmış, özellikle de paganizmin hakim olduğu ilkel dönemlerde, ruhunun ve bedeninin, soyut ve somut olmak üzere iki farklı düzlemde aynı anda var olabileceğine inanmıştır. Ona göre insan ruhu soyut düzlemde yer alan “spiritüel” bir dünyanın sınırlarında gezinirken, beden ve akıl, birlikte gözlemledikleri olguların ve nesnelerin varolduğu somut ve gerçek bir dünyada yaşıyorlardı. Her toplumun kendi kültürüne özgü mitler yarattıkları bilinmektedir. Yaratılışı, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki ilişkileri ya da farklı yaşamların anlamını açıklamaya yönelik olan mitolojik öyküleri nesilden nesile aktarırken, insanoğlu, varoluşunun nedenlerini de anlamaya, açıklamaya çalışmıştır. Savaşlar ve göçler bu sıradışı öykülerin tüm dünyaya yayılmasına, uzaklarda yaşayan diğer insan topluluklarına ulaşmasına neden olmuşlardır. Çağdaş insanın bilinçaltına her zaman etki eden eski mitolojik öyküler insanoğlunun tarihiyle bağ kurmasına yardımcı olmakta, inanç dizgelerini yeniden biçimlendirmekte, mitlerin sonsuzluğa uzanan gücü günümüz araştırmacılarının, yaratıcı yazarlarının ruhlarında ilham kıvılcımları parlatmakta, onlarda, eski mitolojilere geri dönerek tarih öncesi insanının masalların içine sakladığı sırları keşfetmek, bu sırlardan yararlanarak güncellenmiş yeni anlatılar yaratmak ihtiyacı oluşturmaktadır.
Antik Çağ İnançları, Mistisizm ve “Yeni Çağ Akımı”nın Başlangıcı:
“Akıl-Beden-Ruh” üçlüsünün gücünü vurgulayan ve bunların kökenlerinin tarih-öncesi dönemlerde, ortaçağ astrolojisinde ve simyada bulunduğunu savunan, Emanuel Swedenborg’un (1688-1772) başlattığı “18. yüzyıl mistisizmi” ile Franz Mesmer’in (1734-1815) öğretilerinde kökleri bulunan “Yeni Çağ Akımı”nın (New Age Movement), antik çağ inançlarını canlandırmayı hedeflediğine inanılmaktadır. Amerikalı korku öyküleri yazarı, “Cthulhu Mitosu”nun yaratıcısı ve eserlerinde bilim kurgu ile korkuyu birleştiren ilk yazar olarak bilinen Howard Phillips Lovecraft (1890-1937), belki de modern mitolojileri yaratan ilk bilimkurgu yazarı olarak kabul edilmektedir. Lovecraft “1926 yılında yazdığı korku romanı Cthulhu Mitosu ile ölümsüzleşti. H.P.Lovecarft Gotik kurmacalar yazan İrlanda’lı yazar Joseph Thomas Sheridan Le Fanu’dan (1814-1873) ve Amerika’lı korku öyküleri ustası Edgar Allan Poe’dan (1809-1849), bir hayli etkilenmişti. Yazarın “Cthulhu Mitosu” adlı eseri birçok filme, besteye ve çizgi romana esin kaynağı oldu. Ayrıca, günümüzde de yaşamını sürdüren ve aralarında Amerika’lı bilimkurgu korku öyküleri ve romanları yazarları Stephen King (1947-), Bentley Little (1960-), Joe R. Lansdale (1951-) ile İngiliz bilim- kurgu yazarı Neil Gaiman’ın (1960-) da bulunduğu birçok yazar, Lovecraft’ın bu eserinden etkilendi. H.P.Lovecraft’in “Doğaüstü Korku Edebiyatı” (Supernatural Horror Literature) adını verdiği bu edebi türün çizgisinde bulunan ve “acayip kurmacalar” (Weird Fiction) olarak da tanınan bilim kurgu edebiyatı dalında eserler veren diğer yazarların adları ise şöyledir: kozmik temaları ele alan İngiliz bilimkurgu yazarı ve “Saragasso Denizi Mitosu”nun (Saragasso Sea Mythos) yaratıcısı William Hope Hodgson (1877-1918); bilim- kurgu ve fantastik öykü ve romanlarıyla tanınan İrlanda’lı yazar Lord Dunsany (1878-1957); eserlerinde doğaüstü olayları irdeleyen İngiliz yazar Arthur Machen (1863-1947); fantastik kurmacalar yazan İngiliz romancı ve öykü yazarı M. R. James (1862-1936); Amerika’lı bilim kurgu ve korku romanları yazarı, şair Clark Ashton Smith (1893-1961).
Bu aşamada, akla bazı sorular takılabilmektedir: Eski çağların mitolojik öyküleri, aslında, günümüz insanının bilmediği bazı gerçekleri mi maskelemektedir? “Tek tanrılı dönemden önce oluşturulan mitolojik öykülerin doğaüstü kahramanlarının yolları, günümüz kentlerinin gizemli ve gölgeli köşelerinde yaşanan çağdaş öykülerin “uyumsuz kahramanları”nın, “yeniçağ ruhani öğretmenlerinin” ya da uzayı araştıran bilim insanlarının yollarıyla, zaman zaman kesişebilmekte midir?”, “Pre-astronotik Teorisi”nin temsilcisi Azeri asıllı ünlü dilbilimci ve Sümerolog Zecharia Sitchin’in (1920-2010) Kozmik Tohum adlı eserinde sorduğu gibi “Modern bilim kadim bilgiye yetişiyor mu?”, “Eski çağlarda uzay yolculukları, genetik mühendislik, bilgisayar bilimi var mıydı?”, “Dünyada ve başka bir gezegendeki çok daha eski bir uygarlığın bildiklerinin yeniden keşfi olması mümkün müdür?”, “Bugün ancak derin uzay sondaları ile keşfedebildiğimiz güneş sistemimizle ilgili bilgileri, kadim halklar ayrıntısıyla ve doğru olarak nasıl tarif edebilmişlerdi?”, “Zamanda yolculuk mümkün müdür?”, “Galaksiler-arası Federasyonlar”, “Galaktik İmparatorluklar”, “Uzayın bir ucundan diğer ucuna ışık hızıyla hareket eden uzay gemileri var mıdır?” Bu tür soruların yanıtları üzerinde düşlerinin sınırlarını zorlayarak düşünen yazarlar bilimkurgu alanında çok sayıda öyküler ve romanlar yazmışlardır.
1950’lerde UFO Dinleri ve Bilimkurgu:
Yeniçağ ruhani öğretmen ve yazarlarından biri olan Eckhard Tolle (1948-) Var Olmanın Gücü adlı kitabında önceden tanımlanmış rollere (sosyal arşetipler) karşı A.B.D. de oluşan ve dünyaya yayılan çağdaş bir hareketi şöyle anlatmaktadır: “…1960’larda Birleşik Devletler’in Batı Sahilleri’nde başlayan ve kısa süre içinde bütün dünyaya yayılan hippi hareketi, birçok gencin egosal temelli sosyal ve ekonomik yapılara, önceden belirlenmiş davranış kalıplarına, sosyal arşetiplere ve rollere karşı başkaldırısıydı. Ebeveynlerinin ve toplumun kendilerine empoze etmeye çalıştığı rolleri oynamak istemiyorlardı. İlginç bir şekilde, 57.000 genç Amerikalının ve 3 milyon Vietnamlının öldüğü Vietnam Savaşı’nın dehşetiyle aynı döneme gelmişti ve böylece insanlar sistemin manyaklığını ve altında yatan zihin yapısını açıkça görebilmişti. 1950’lerde birçok Amerikalı hala davranışlarında ve düşünce yapılarında fazlasıyla topluma ayak uydururken, 1960’larda milyonlarca insan, kolektif deliliğin kendini bu kadar belli ettiği bir dönemde kimliklerini kolektif bilinçten uzaklaştırmaya başladılar. Hippi hareketi, insanlığın katı egosal yapılarının gevşediğini göstermesi açısından çok önemliydi. Hareketin kendisi dejenere olarak sona erdi ama ardında, sadece hareketin üyeleriyle sınırlı kalmayan bir açılım bıraktı. Bu antik Doğu bilgeliğinin ve ruhsallığının batıya kayarak küresel bilinç uyanışında önemli rol oynamasını sağladı.”(Tolle, 2006: 104) 1950’lerde yaygınlaşmaya başlayan ve “UFO Dinleri” (UFO Religions) olarak tanınan bir akım oldukça dikkat çekti: “Ufo dini, dünyadışı varlıkları tanrılarla veya yarı-tanrısal varlıklarla eşitleyen ve insanlığı daha önceden varolan dünya dışı bir uygarlığın parçası olarak gören dinleri tanımlayan ve resmi olmayan bir terim” olarak kullanılmaya başlandı. Bu tip dinlere inananlar “uzaylı uygarlıkların teknolojilerini ve spiritüelliklerinin dünyadaki ekolojik, spiritüel ve toplumsal problemleri çözümleyeceğine” inanmaya başladılar. UFO Dinleri özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Fransa ve Birleşik Krallık’da yaygındır. 1950’lerde, UFO dinlerinin uzaylı varlıklarla gerçekleştiği varsayılan temaslarla doğduğu düşünülmekteydi. Bilim kurgu edebiyatının temelinde bulunduğu varsayılan UFO dinlerini, ileri teknolojileri, “Galaktik/Galaksiler-arası Federasyonları”, “Galaktik İmparatorlukları”, uzayın bir ucundan diğer ucuna ışık hızıyla hareket eden uzay gemilerini, yıldız savaşlarını, iyi olanla kötünün, aydınlıkla karanlığın çarpışmalarını ele alan ya da doğaüstü yetenekleri konu edinen romantik ve melodramatik bilimkurgu kurmacaları genellikle “Space Opera” (Sabun Köpüğü Bilimkurgu) olarak adlandırılmaktadır. Bilimkurgu edebiyatının bir başka dalı ise teknolojik detayların ziyadesiyle vurgulandığı, betimlendiği “Hard Science Fiction” olarak bilinmektedir. Bu dalın en önemli temsilcileri Amerika’lı biyokimya profesörü, Boston Üniversitesi öğretim üyesi ve bilim kurgu eserleri yazarı Isaac Asimov (1920-1992) ile “Bilimkurgu Edebiyatın Altın Çağı” olarak da bilinen birinci dalga akımın (1938-1946) yaratıcısı olarak tanınan Amerika’lı yazar John Wood Campbell, Jr.’dır (1910-1971). 1960-1980 yılları arasında yeniden zirveye ulaşan, daha modern ve sanatsal değerlere sahip olduğu bilinen “İkinci Dalga Bilimkurgu Edebiyatı” akımının en önemli temsilcilerinden birisi “Hugo Award” ve “Nebula Award” gibi edebiyat ödüllerinin sahibi Amerika’lı bilim kurgu yazarı ve şair Thomas Michael Disch’dir (1940-2008).
İnsan, Kosmos, Modern Mitolojiler, Zaman Gezginleri ve Bilim Kurgu:
Gizli bilimlerin her zaman var olduğunu vurgulayan ve Paul Marshall Ailen’in deyişiyle “insan ve kozmos arasındaki çözülemez bağın, evrimin temel esası olduğunu” göstermiş olan Avusturya asıllı filozof, bilim adamı, eğitimci, sanatçı, ezoterist, yazar, antropozofi’nin kurucusu Rudolf Joseph Lorenz Steiner (1861-1925), Kozmik Hafıza (Cosmic Memory: Prehistory of Earth and Man: 1904) adlı kitabında şunları yazmaktadır: “…Atlantisliler….yaşam kuvvetini belirli bir biçimde kontrol etme yetisine sahiptiler. Kendi harikulade makinelerini bu güç aracılığıyla kurmuşlardı…Fakat…hikaye anlatma yeteneğine ilişkin hiçbir şeye sahip değillerdi. Onların arasında efsaneler ve peri masalları henüz yoktu. Atlantislilerin yaşam hakimiyeti gücü bizim soyumuzun insanları arasında ilk kez mitoloji maskesi altında ortaya çıktı. Bu biçime bürünerek, bizim soyumuzun entellektüel faaliyeti için temel oluşturabilirdi. Aramızdaki büyük mucitler, Atlantislilerin ‘gönül gözüyle gören’ bilgelerinin enkarnasyonlarıdır. Bu mucitlerin dahice esinlerinde, Atlantis enkarnasyonları sırasında sahip oldukları ‘yaşam üretme gücü’nden kaynaklanan bir şey tezahür eder. Bizim mantığımız, doğaya ait bilgilerimiz, teknoloji, vs., Atlantis’te atılmış olan bir temelin üzerinde yükselir…” (Steiner, 2013: 224) Amerikalı yazar Dorothy Scarborough’nun (1878-1935), bilimkurgu edebiyatı ürünlerini çağdaş edebiyat eleştirisi yöntemleri çerçevesinde inceleyen ilk araştırmacı olduğu bilinmektedir. Scarborough 1917 yılında doktora tezine “Supernatural Science” (Doğaüstü Bilim) başlığı altında bir bölüm ekledi. Scarborough’nun tezi daha sonra The Supernatural in Modern English Fiction (Modern İngiliz Kurmacasında Doğaüstü Öğeler) adıyla yayınlandı. 1940’larda bilimkugu edebiyatını inceleyen üç bilimsel çalışma yayınlandı. Bu eserler sırasıyla şöyledir: Philip Babcock Gove (1902-1972) tarafından yazılan The Imaginary Voyage in Prose Fiction (Kurmacanın İçindeki Düşsel Yolculuk: 1941), James Osler Bailey’ın (1903-1979) yazdığı Through Space and Time (Uzayın ve Zamanın İçinden: 1948), ve Marjorie Hope Nicholson tarafından yazılan (1894–1981), Voyages to the Moon (Aya Yolculuklar:1949). 1960’lardan sonra, üniversitelerde film ve kültür incelemeleri araştırmalarının çoğalmasıyla bilimkurgu edebiyatına olan ilgi de giderek arttı. Özellikle de, çalışmalarında biyokimya araştırmalarına önemli bir yer veren Azeri asıllı bilim adamı ve Sümerolog Zecharia Sitchin, (1920-2010) tarafından yazılan on kitaplık “Dünya Tarihçesi” adlı dünyanın oluşumuyla ilgili kitap serisi dünyada büyük sansasyon yaratmış, bilimkurgu edebiyatı yazarlarını etkilemiştir. Sitchin’in Sümer tabletleri, tarihöncesi astronotlar, “Çivi Yazısı” ve bilinmeyen “ölü diller” konusundaki çalışmaları akademik düzeyde ayrıca büyük ses getirmiştir. Aynı durum, kutsal antik yazıları inceleyen İsviçre’li araştırmacı yazar Erich Von Däniken (1935-) için de geçerlidir. Her ne kadar, Contact (Temas) adlı romanın yazarı olan Amerika’lı gökbilimci, astrobiyolog Carl Edward Sagan (1934-1996) tarafından eleştirilmiş olsa da, Däniken’in Tanrıların Arabaları (Erinnerungen an die Zukunft/Chariots of the Gods) adlı kitabının bilimkurguyla ilgilenen yazarların esin kaynağı olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Däniken’in kitabının arka kapağındaki tanıtım yazısı şöyledir: “On bin yıl öncesinin insanı için uzay yolculuğu bir sorun değil, bir gerçekti. Bunun ispatı karanlık geçmişte tanrıların bıraktıkları ve bugün anlamını çözmeye çalıştığımız sayısız izdir…” Osmanlı Kaptan-ı Derya’sı Piri Reis (1465-1554) tarafından 1513’te çizilmiş olan ve Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biri olduğu düşünülen Piri Reis Haritası Avrupa ve Afrika’nın batı, Güney Amerika’nın da doğu kıyılarını göstermektedir. Sözkonusu haritanın “aralarında Kristof Kolomb’a ait başka bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağın bütünleştirilmesiyle” hazırlandığı, “16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belge” olduğu kabul edilmektedir. Piri Reis Haritası’nın, dünyanın uzaydan göründüğü gibi çizildiği varsayıldığı için de uzay gemilerinden ve uzaylı varlıklardan söz etmeyi seven bilimkurgu yazarlarının düş güçlerine önemli katkılarda bulunduğu düşünülmüştür. “Bilinen en ünlü esrarengiz İngiliz yazarı” olduğu söylenen İngiliz asker, araştırmacı, uzman balıkçı ve mühendis James Churchward’ın (1851-1936), 1930’lu yıllarda yazdığı The Children of Mu (1931), The Lost Continent Mu (1933) ve The Sacred Symbols of Mu (1935) adlı kitaplarında “kayıp kıta Mu” hakkındaki “Naacal Tabletleri”ni çözdüğüne dair kanıtlar olduğu varsayılmaktadır. Eserleri Türkçe’ye de çevrilmiş olan Churchward’ın bilimkurgu edebiyatını etkilediğini düşünmemek elde değildir. İnsanoğlunun uzaydaki gizemli tarihçesiyle ilgilenen bir başka yazar olan Avusturalya’lı televizyon yazarı ve yapımcısı Rhonda Byrne (1951-), The Secret, the Power adlı kitabında kadim mitolojilere göndermede bulunarak şunları yazmaktadır: “…Siz ebedi bir varlıksınız. Her şeyi tecrübe etmek için dünyadaki tüm zamana sahipsiniz. Zaman kısıtlamanız yok, siz daimsiniz! Önünüzde bir çok macera, yaşanacak pek çok şey var. Sadece dünyadaki maceralar değil çünkü dünyada uzman olduğumuzda başka dünyalarda yeni maceralara başlayacağız. Farklı galaksiler, boyutlar ve hayal bile edemeyeceğimiz hayatlar var ama hepsini göreceğiz çünkü biz yaratımın bir parçasıyız. Şu andan itibaren trilyonlarca yıl boyunca sıradaki maceramızın yaratımını izleyecek, dünyaların ötesinde dünyalar, galaksilerin ötesinde galaksiler ve sınırsız boyutlar göreceğiz. Hepsi sonsuzluğa dek önümüzde uzanıyor… Sizin, tanıdığınız insanların ve yaşamış hiçbir insanın sonu yok!…” (Byrne, 2010: 245) Belki de bu araştırmacıları asıl etkileyen kişi, hipnoz ile uyutulduğunda, trans halindeyken yaptığı ve kayda alınan “okumalarıyla” tanınan, trans halindeyken hastalık teşhisleri yapan, bazı hastalık vakalarının tedavisi için gereken alternatif ilaçların nerede ve nasıl bulunabileceğini tarif eden, reçeteler yazdıran astroloji, reankarnasyon ve Atlantis ile ilgili kehanetlerde bulunan Amerika’lı medyum ve kahin Edgar Cayce’tı (1877-1945). Cayce’ın A.B.D.’nin 28.Başkanı Woodrow Wilson (1856-1924), Amerika’lı mucit ve işadamı Thomas Edison (1847-1931), Rusya doğumlu Amerikalı şarkı sözü yazarı ve besteci Irving Berlin (1888-1989) ve Amerika’lı besteci ve piyanist George Gershwin (1898-1937) gibi ünlüleri de tedavi ettiği sanılmaktaydı. Kitapları Türkçeye çevrilen Amerikalı bilim-kurgu öyküleri yazarı, işadamı ve “ölümünden sonra bir dini akıma dönüşen Dianetics/Scientology yönteminin mucidi” olduğu varsayılan Amerikalı yazar L.Ron Hubbard (1911-1986) “2. Dünya Savaşı cephesinden döndükten sonra kendi kendine geliştirdiği ve ‘Diyanetik’ ve ‘zihin/ruh aracılığıyla’ adını verdiği ve ‘istenmeyen duyguları ve hoş olmayan duygulanımları ortadan kaldırarak akıl sağlığını arttırmaya’ yönelik bir teknik” ile ün yaptı. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Dianetik)
Paralel Evrenler, Uzaylı Varlıklar ve Bilimkurgu Edebiyatı:
1957’de “Paralel Evrenler”/“Paralel İhtimaller”in varlığından söz edilmeye başlanmasından sonra başka gezegenlerde yaşayan bazı dünya dışı varlıklarla iletişim kurduklarını ve insanlara sıradışı yöntemlerle ruhsal yönden yardımcı olabileceklerini iddia eden, eğitim düzeyleri bir hayli yüksek olan ve konuyla ilgili olarak yazdıkları kitapları dünya dillerine çevrilen bir dizi Amerika’lı yazarın ortaya çıktığı görülmektedir. Araştırmacı Miriam Knight bu konuda şöyle yazmaktadır: “…Paralel evrenler kavramı daha 1957 yılında kabul edildi, ve maddenin paralel hallerinin varlığının bilimsel kanıtı, Beryllium, sadece 1998 yılında yayınlandı… Bilimkurgu bu fikre hemen alışmıştır, ve diğerleri gibi, bilimsel gerçek olarak kanıtlanamamıştır.”(Kight, 2000) Bu konuya ilgi duyan yazarlardan bazıları şöyle sıralanabilir: Amerika’lı şair, yazar ve medyum Jane Roberts (1929-1984) metafizik metinlerden oluşan ve kendisine Seth adında bedensiz bir uzaylı erkek varlık tarafından yazdırıldığını söylediği “Seth Yazıları”nı (Seth Material) 1970 yılında yayınladı. Bu metinlerde, Seth, Jane Roberts aracılığıyla, insanların kendi gerçekliklerini kendilerinin yarattığını, insanın fizik bedeninin tüm davranışlarından kendi iç-benliğinin sorumlu olduğunu iddia ediyordu. Roberts’in bu tür yayınları Marianne Williamson (1952-), Deepak Chopra (1947-), Shakti Gawain (1948-), Dan Millman (1946-), Louise Hay (1926), Richard Bach (1936-) gibi alternatif yöntemlerle insanları sağaltmayı öneren, yeni mitler ve inançlar oluşturan diğer yeni çağ yazarlarını, ruhani ya da uzaylı varlıklarla iletişim kurduklarını iddia eden yeniçağ filozoflarını, kişisel gelişim uzmanlarını, yaşam koçlarını etkiledi. Ruhsal şifa kitaplarıyla tanınan Amerikalı yazar ve Hay House Yayınevi’nin kurucusu Louise L.Hay (1926-); “Melek Terapisi” (Angel Theraphy) fikrini ilk kez ortaya atan ve önerdiği bazı yöntemlerle insanlara ruhsal yönden yardım eden bir “Ruhani Doktor” (Spiritual Doctor) olduğunu iddia eden ve Psikoloji bilim dalında lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerine sahip olan Amerika’lı yazar, psikolog Doreen Virtue (1958-); “Dünyalar Arasında Yürümek”/“Yeniden Bağlantı”/ “Evrene Yenden Bağlanma” (Reconnective Healing) gibi şifa yöntemleriyle insanları ruhsal olarak tedavi ettiğini varsayan Amerika’lı tıp doktoru, yazar Eric Pearl; kitapları 38 dile çevrilen, dünyanın uzak bölgelerinde bulunan dağ köylerini, bilinmeyen manastırları ziyaret eden, yerel topluluklarının bireyleriyle iletişim kuran, onların anlattıkları öyküleri kaydeden, yerlilerin verdikleri eski, mitolojik metinleri deşifre eden, kendisinin “dünya etrafindaki kutsal yerlerin rehberi” olduğunu varsayan Amerika’lı yazar, jeolog, konferansçı ve bilgisayar sistemleri tasarımcısı Gregg Braden. Braden’in İçiçe Geçmiş Zamanlar adlı kitabının tanıtımı bir hayli dikkat çekicidir: “…Tarih kendini tekrarlar mı? ve Gelecek geçmişle bağlantılı mıdır? sorularının cevaplarını arıyorsanız, bu kitabı seveceksiniz. Bu kitap bir amaçla yazılmıştır: 21 Aralık 2012’ye ve ötesindeki dünyaya yaklaşırken geçmişin haritasını okumak ve öğrendiğimizi uygulamak. Bunu yaparak yaşamın gelecekteki olasılıklarının şifresini çözerken geçmişe anlam veririz – gelecek nesiller her iki fırsatı da yeniden görmek için bir 26.000 yıl daha beklemek zorunda kalacaklar….” (2010) “Enerji Psikolojisi” (Energy psychology) ile ilgili kitaplar yazan, “Batıl inançların yarattığı fenomenleri bilimsel teorilerle açıklayan ve evrenin iç içe geçmiş yapısını etkileyici bir şekilde gözler önüne seren bilimsel bir dedektiflik hikayesinin kolay okunur şekli” olan Alan (The Field) adlı kitabın yazarı, Amerika’lı araştırmacı gazeteci Lynne McTaggart (1951-); “Dünyanın her yöresinde karşımıza çıkan kutsal mekânların bilinçle ne ilgisi olabilir? Kadim uygarlıklar bize kim olduğumuzu, neler yapabileceğimizi anlatmak için birtakım araçlar bırakmış olabilirler mi? Eskiler bizden çok daha fazla şey mi biliyordu? Bugün bildiğimiz bütün uygarlıklar Mu ve Lemuryaya mı dayanıyor?” gibi sorulara yanıtlar arayan Bilincin Gizli Tarihi –Kıyameten Sağ Çıkmamızı Sağlayacak Kadim Bilgiler (The Secret History of Consciousness-Ancient Keys to Our Future Survival) adlı kitabın yazarı, “Çok Boyutlu Gerçeklik” (Multi-Dimentional Realty), “Uyanış” (Awakening) gibi konularla ilgilenen ve konferanslar veren Amerika’lı araştırmacı yazar Meg Blackburn Losey; “Antarktika’nın buz dağları altına gömülü olan eski uygarlıklardan söz eden” Pleiades Öğretileri-Unuttuğumuz Tanrılar adlı kitabın yazarı Amerika’lı medyum ve yazar Barbara Marciniack; “Bu kitapta, Lemurya’dan Atlantis’e, Mısır’a ve Büyük Tufan’a kadar dünyanın bir milyon yıllık gizli tarihi, insanların Spiritiüel Üstatlar ve Uzaylı Varlıklar ile ilişkilerinin gizli gerçekleri ilk kez kapsamlı, şaşırtıcı ve cesur bir biçimde gözler önüne serilmektedir” cümleleriyle tanıtılan Galaktik İnsan (You are Becoming a Galactic Human) adlı kitabın yazarları Amerika’lı araştırmacılar Virginia Essene ve Sheldon Nidle, Conversations with God (Tanrıyla Sohbet) serisinin yazarı Amerika’lı araştırmacı, senarist, aktör Neale Donald Walsch (1943-) özellikle dikkat çekmektedirler. Okurlarıyla, onlara roman tadı vererek, buluşan bu kitaplar, UFO’larla dünyayı ziyaret ettikleri varsayılan, ileri teknolojilere sahip, kimi zaman dost, kimi zaman düşman olabilen uzaylı yaratıklar tarafından kaçırılan, üzerlerinde deneyler yapılan, vucutlarına çipler takılan, doğaüstü yetenekler kazandırıldıktan sonra tekrar dünyaya gönderilen insanların serüvenlerini anlatan kurmacaların, filmlerin ve esin kaynağı oldular.
Gelecekte Bilim Kurgu Edebiyatı: Modern Mitolojilerin Yaratıcıları, İleri Teknoloji ve “Postmodern Bilimkurgu” (Cyberpunk Literary Movement) ve Gelecekte Bilimkurgu Edebiyatı:
Gelecekte dünyada bilimkurgu edebiyatını etkileyecek olan yazarları beş temel grupta sınıflandırmak olası görünmektedir:
(1) Bilimkurgu edebiyatını gelecekte etkileyecek ve belki de yönlendirecek olan bazı araştırmacı yazarlar ve onların bilimkurgu özelliği taşıyan romanları: “Melek Terapisi’nin mucidi Amerika’lı psikolog Doreen Virtue’nın yazdığı ve yazarın tarihe, İncil’e, arkeolojik bulgulara ve araştırmalara dayandırdığı Solomon’s Angels (Süleyman’ın Melekleri: 2012) adlı romanı; Amerika’lı araştırmacı yazar Gregg Braden’ın Entanglement (2012) adlı ilk romanı; Amerika’lı yazar ve yayıncı Louise Hay ile Amerika’lı öykü yazarı ve romancı Lynn Lauber’in birlikte yazdıkları ve evrendeki, kozmos’da bulunduğu varsayılan ve insanlarla tüm varlıkları birbirlerine bağladığı iddia edilen ruhsal sevgi temalarını işleyen Painting the Future (Geleceği Resmetmek: 2012) adlı roman; Zecharia Sitchin’in (1920-2010) ölümünden sonra yayınlanan The King Who Refused to Die The Anunnaki and the Search for Immortality (Ölmeyi Reddeden Kral-Annunaki’ler ve Ölümsüzlüğü Aramak: 2013) adlı alegorik romanları gelecekte yazılacak olan bilim kurgu eserlere esin kaynağı olacak nitelikte görülmektedirler.
(2) “Postmodern Bilimkurgu” (Cyberpunk), ileri teknoloji kullanımını ve uzayda geçen olayları irdeleyen edebiyat akımının dikkat çekici yazarları: “Cyberpunk” teriminin ortaya çıkmasına neden olan, başlatan ve “Hugo Award” ödülünü kazanmış olan Michael Bruce Sterling (1954-); Amerika’lı Matematikçi ve bilim kurgu romanları yazarı Rudolf von Bitter Rucker (1946-); Amerika’lı “Karanlık Edebiyat” (Noir Fiction) ve bilimkurgu öykü ve romanları yazarı John Shirley (1953-); “Büyülü Gerçekçilik” (Magical realizm), fantastik edebiyat ve “Cyberpunk” akımlarını temsil eden Amerika’lı bilimkurgu yazarı Lewis Shiner (1950-); insan-akıl-teknoloji üçlüsü arasındaki ilişkileri irdeleyen eserleriyle dikkat çeken Amerika’lı bilimkurgu öyküleri yazarı Pat Cadigan (1953-).
(3) Uzayda geçen olayları ve metafizikle ilgili temaları ele alan bilim kurgu yazarları: “Büyülü Gerçekçi” (Magical Realist) olarak tanınan Amerika’lı ödüllü bilim kurgu yazarı Carol Emshwiller (1921-); H.P.Lovecroft’un eserlerinden esinlenmis olan İngiliz bilim kurgu yazarı Charles Stross (1964-);
(4) Fantastik ve paranormal olayların çağdaş kent gerçekliğinde ortaya çıktığı ve “Şehir Fantazyası” (Urban Fantasy) olarak bilinen türünün yazarları: “World Fantasy Awards”, the “Mythopoeic Award”, the “Bram Stoker Award” gibi uluslararası ödülleri kazanmış olan Amerika’lı yazar Charles de Lint (1951-); Patricia Collins Wrede (1953-);
(5) “High Fantasy” ya da “Epic Fantasy” olarak adladırılan ve içlerinde ejdarhaların, büyücülerin, perilerin, yapay dillerin, perilerin, canavarların, paralel evrenlerin gezegenlerdeki yaşamların, çok uzaklardaki hayali ülkelerin yer aldığı eserler ve yazarları: “Yüzüklerin Efendisi” (Lord of the Rings) adlı eserin yaratıcısı İngiliz yazar John Ronald Reuel Tolkien (1892-1973); ve diğerleri.
Türk Edebiyatında Bilimkurgu-Giovanni Scognamillo, FABİSAD, ve “Gio Ödülleri”:
“Fantastk Edebiyat Dosyası”nı hazırlayan yazar Yasemin Yazıcı’nın da (1957-) belirttiği üzere “…düşsel zenginliklerle dolu bu topraklar, denizler…yerel fantazyalar için her zaman açık alandır aslında. Kültrel iletişimin hızla arttığı dünyamızda, ortak mitler paylaşımıyla, aklın benzer algılarla donanan evrenselliği de yaşadığımız günlerin bir başka getirisi. Son yirmi yılda, çocuklar, gençler fantastik filmlerin ve edebiyatın yükselişe geçtiği bir dönemin kuşağı oldular…” (Yazıcı, 2012:141) Türkiye’de fantazi, korku, gerilim, bilimkurgu gibi türlerin gelişimine destek vermek için kurulan Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü’nün (www.xasiork.org) yöneticiliğini 2007 yılından beri sürdüren ve “Türk fantastik edebiyatının son 10 yılda yükselişte” olduğunu vurgulayan yazar ve internet yayıncısı Kadim Gültekin “Türk Fantastik Edebiyatı ve Öykücülüğü” başlıklı araştırmasında bilimkurgu ve fantastik edebiyat konusunda şu saptamalarda bulunmaktadır: “…Baktığımızda fantastik edebiyatın Batı’da daha çok geliştiğini ve ortaya çıkan ürünlerin ülkemizdekinden kat kat fazla olduğunu görürüz. Bu durum yıllar boyunca Batı’nın hayal gücüyle yaşayan bir nesil var etmiştir adeta. Vampirleri iyi biliriz, kurt adamları ve süper kahramanları da. Fakat kendi kültürümüze ait fantezi ve korku unsurlarına yabancıyızdır.” (Gültekin, 2012: 142) Bilimkurgu alanında yazdığı eserlerle adını sıkça duyuran Doğu Yücel’in (1977-) sözkonusu alanla ilgili görüşleri ise şöyledir: “…Fantastik edebiyat yazma hali yaşadığın dünyadan rahatsız olmanın en son noktasıdır. Tolkien masallarını 1940’ların dünyasında anlatabilir miydi? Onun yerine diliyle, coğrafyasıyla, bitki örtüsüyle, farklı canlılarıyla yepyeni bir dünya kurmaya çalıştı. Tek başına bir dünya yaratma niyeti bile dünyaya karşı yapılan en sert eleştiridir, son derece politik bir duruştur. Kaldı ki fantastik edebiyat sadece Tolkien gibi alternatif dünyalar yaratmaktan ibaret değil. Alan Moore’lar, Neil Gaiman’lar, Stephen King’ler bence kendi kişisel bunalımlarını anlatan birçok gerçekçi yazardan çok daha fazla gerçeği kurcalayan isimler. İnsan doğasıyla ve günümüzle ilgili en sert tespitlerle hep fantastik türlerde karşılaşıyorum.” (Yücel, 2012: 154)
2011 yılında “Kontun Bahçesi: Giovanni Scognamillo Sergisi”nin açılmasıyla ve bu sergide “Türk edebiyatında ve sinemasında hayal gücünün yaygınlaşmasında büyük katkıları olan usta yazar ve sinema eleştirmeni” Giovanni Scognamillo’nun (1929-) resimlerinin, yazarın yıllardır biriktirdiği “action figure” koleksiyonunun, yazdığı kitapların, Scognamillo için önem kazanmış olan bazı objelerin, “ressam ve heykeltraş İlhan Sayın’ın, Scognamillo’nun figürlerinden yola çıkan enstelasyonlarının” sergilenmesiyle ve “fantastik yazarlar”ın bir araya gelerek Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD)’ı kurmaları ve adı geçen derneğin 2012 yılında Giovanni Scognamillo onuruna “Hayal gücünüzü ve kaleminizi törpüleyin!” sloganıyla ‘Gio Ödülleri’ düzenlenmeye başlaması, Türkiye’de, bilimkurgu ve fantastik edebiyatın daha da dikkat çekmesine olanak sağladı. (http://www.fabisad.com/gioodulleri/#gio) 2000’li yıllarda bilimkurgu ve fantastik edebiyat alanında ürünler veren bazı genç yazarların adları şöyle sıralanabilir: 2009 yılında “Erdal Öz Edebiyat Ödülü”nü alan İhsan Oktay Anar (1960-); Burak Eldem (1961-); sinema eleştirmeni, roman ve öykü yazarı Mehmet Açar (1963-); eserlerinin “Şehir Fantazyası” (Urban Fantasy) örnekleri olduğunu vurgulayan Doğu Yücel, “fantastiğe ve bilimkurguya yönelen yazarların çocukluğunda ‘gökyüzü’ olduğuna inananlardan” olduğunu belirten Aşkın Güngör (1972-); v.b. Görüldüğü üzere bilimkurgu alanında eserler veren genç yazarların sayılarının giderek artmaktadır. Bilimkurgu edebiyatı alanında, son yıllarda, bilimkurgu alanıyla ilgili lisans, yüksek lisans tezlerinin yazıldığı, bilimsel araştırmaların yapıldığı, filmlerin ve TV dizilerinin çekildiği, bilimkurgu temalarına dayandırılan bilgisayar oyunlarının geliştirildiği, uzayla ilgili yeni keşiflerin yapıldığı, arkeolojik kazılarda ve jeolojik incelemelerde farklı bulgulara ulaşıldığı, eski metinlerin deşifre edildiği, konuyla ilgili yazıların, kitapların sürekli olarak birçok dile çevrildiği gözönünde bulundurulduğunda, gelecekte, dünyada ve Türkiye’de bilimkurgu alanında giderek artan sayıda yazarın öyküler ve romanlar yazacağı düşünülebilir.
KAYNAKÇA
AILEN, Paul Marshall (2013) “Sunuş: Yazar ve Kitap Hakkında”, Kozmik Hafıza-Dünyanın ve İnsanın Tarihöncesi, Çeviren: Anita Tatlıer, ss: 7-15, İstanbul: Maya Kitap, ISBN 978 605 5675 67 7 (Cosmic Memory: Prehistory of Earth and Man: 1904)
BRADEN, Gregg (2008) İlahi Matriks / Zamanda Yolculuk, Mucizeler ve Uzay, Çeviren: Sibel Malkoç, İstanbul: Butik Yayınları
BRADEN, Gregg (2010) İçiçe Geçmiş Zamanlar, çeviren: Işıl Ölmez, İstanbul: Butik Yayınları, ISBN:6055524005
BYRNE, Rhonda (2011) The Secret, the Power, çeviren: Beril Tüccarbaşıoğlu, İstanbul: Artemis Yayınları, ISBN 978 605 4482 66 5
DİKER, Seda (2012) http://www.sabah.com.tr/Cumartesi/Yazarlar/diker/2012/09/01/zamanin-gizli-kapilari
GÜLTEKİN, Kadim (2012) “Türk Fantastik Edebiyatı ve Öykücülüğü”, Dünyanın Öyküsü, İki aylık öykü ve eleştiri dergisi, Ağustos/Eylül 2012, İstanbul: Heyamola Yayınları, ss: 142-144, ISSN 2146 8265
GÜRBÜZ, Ferhan (2008) http://arsiv.indigodergisi.com/arsiv/ferhan130.htm
KNIGHT, Miriam (2000) http://2012limitsiz.tripod.com/kehanet.pdf
LOSEY, Meg Blackburn (2011) Bilinci Gizli Tarihi, çeviren: Emre Özdal, İstanbul: Omega Yayınları, ISBN 978 605 02 0009 6
McTAGGART, Lynne (2007), Alan, çeviren: Banu Kalaycı, İstanbul: Buttik Yayınlar, ISBN 978 9750197 8 4
ROBERTS, Jane (1970). The Seth Material. Reprinted, 2001 by New Awareness Network. ISBN 978-0-9711198-0-2
SITCHIN, Zecharia (2013) Kozmik Tohum (Genesis Revisited), çeviren: Yasemin Tokatlı, İstanbul: Ruh ve Madde Yayınları, ISBN 978 975 8007 75 2
STEINER, Rudolf (2013) Kozmik Hafıza-Dünyanın ve İnsanın Tarihöncesi, çeviren: Anita Tatlıer, İstanbul: Maya Kitap, ISBN 978 605 5675 67 7 (Cosmic Memory: Prehistory of Earth and Man: 1904)
TOLLE, Echart (2006) Var Olmanın Gücü, çeviren: Selim Yeniçeri, İstanbul: Koridor Yayıncılık, ISBN 978 00397 9 3 (A New Earth-Awakening Your Life Purpose: 2005)
Yazıcı, Yasemin (2012) “Fantastik Edebiyat Dosyası”, Dünyanın Öyküsü, İki aylık öykü ve eleştiri dergisi, Ağustos/Eylül 2012, İstanbul: Heyamola Yayınları, ss:141, ISSN 2146 8265
YÜCEL, Doğu (2012) “Fantastik Edebiyat Üzerine Söyleşi”, Dünyanın Öyküsü, İki aylık öykü ve eleştiri dergisi, Ağustos/Eylül 2012, İstanbul: Heyamola Yayınları, ss: 148-155, ISSN 2146 8265
http://www.astroset.com/yasam/metafor/metafor30.htm
http://www.cennetin-melekleri.web.tr/turk/svetelna_knihovna/htm/tr/tr_kniha_poslove_usvitu.htm
http://www.fabisad.com/uye/kadimgultekin/
http://www.xasiork.org
http://www.mindpowernews.com/PhilipKDick.htm
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dianetik
Bir cevap yazın