Lacivert Öykü ve Şiir dergisi; 2005 yılının Ocak ayında edebiyat dünyasına yelken açtı. Başlangıçta, dergicilikle ilgili çok fazla bilgimiz ve deneyimimiz yoktu. Bildiğimiz ve hâlâ arkasında olduğumuz şey ise, “Aslolan Edebiyattır” düşüncesiydi. Lacivert’i bu günlere taşıyan da, kanımızca bu düşünce olmuştur. Lacivert, bu fikri taşıyan herkesin dergisidir.
Lacivert’ten, son zamanlarda sıkça, “Kadınların çıkardığı bir dergi” diye bahsediliyor. Doğrudur. Ama “kadınlar olarak çıkaralım bu dergiyi” gibi bir amacımız hiç olmadı. Tesadüfler ve şartlar… demek daha doğru olur. Kadınların çıkardığı bir edebiyat dergisi, diğer edebiyat dergilerinden farklı mıdır sorusu sorulabilir. Sanmıyoruz. Günümüz şartlarında, ticari bir kaygının güdülmediği, arkasında herhangi bir kurum desteğinin olmadığı edebiyat dergilerinin ömrü, ne yazık ki çok kısa. Bu bağlamda, bunca yıldır kesintisiz olarak, Lacivert’in raflarda olmasını oldukça önemsiyoruz. Bu noktada, belki de, kadınların ortak özellikleri olan “azim ve yılgınlığı tanımamak” devreye giriyor. Belki de kadınlığımıza özgü yanlarımız, yersizlikten dolayı kafe köşelerinde yaptığımız haftalık toplantılarımızda, farkında olmadan ara sıra masaya düşmekte. Özet olarak; bizler, belli bir kesimin temsilcisi olmaktan öte, insanca yaşamayı önceleyen, farklı düşünceleri tartışabilen, emeğe ve bilime saygılı, ilerleme, gelişme hedefine yönelmiş kadınlarız.
Dergi çıkarmak çok keyifli ve öğretici bir deneyim. Hele bizim gibi, katırtırnağı yetişen; sert, kuru, çorak edebiyat ikliminde dergi çıkarmak, yazı ile uğraşmak başlı başına bir serüven. Ancak bunu biz istedik, istediğimiz için de buradayız. Başarmanın verdiği haz, her yeni sayı elimize geçtiğinde duyduğumuz heyecan, tanıştığımız, görüştüğümüz her bir yazarımızdan öğrendiklerimiz, dosya hazırlarken girdiğimiz derin tartışmalar, işte bunların yerini hiç bir şey alamaz.
Edebiyat, sanat hayalsiz olabilir mi? Dergi çıkarmak da bir hayalin gerçekleşmesidir kuşkusuz. Ancak biz, hayallerimizin peşinden giderken, gelecek için hedefler koyarken ayaklarımız sımsıkı yere basmakta. Çünkü iş dünyasından, emeğin koşturmasından gelmekteyiz. Ailelerimizden, işten arta kalan bir zaman dilimini genişleterek Lacivert’i yaratıyoruz.
Gelecek için hayalimiz ne diye soracak olursanız; gücümüz yettiğince, geliştirerek Lacivert’i var etmek, gücümüz yetmediğinde de arkamızdan gelen yeni bir ekibin bu dergiyi devam ettirmesini sağlamak. Düşünsenize, 2030 yılının Ocak ayında Lacivert hâlâ raflarda olursa…
Umut ediyorum 2030 yılında ve daha sonra da Lacivert raflarda olur. Başarılarınızın devamını dilerim.